MAVERA ÖDÜLLERİ 2022 BAŞLIYOR
“MAVERA ÖDÜLLERİ 2022”
“Dünya Yeniden
Kurgulanırken: Sözümüz Var!” KONULU
DENEME YARIŞMASI
2013 yılında kurulan Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı; insanlığa örnek olacak ahlaklı, ilim ve tevazu sahibi;
sağlıklı ve erdemli nesiller yetiştirme gayesiyle yola çıkmıştır. Bu amaç
doğrultusunda ulusal ve uluslararası birçok faaliyet icra eden vakfımız;
ülkemizin geleceğinde söz sahibi olacak, muhtelif alanlarda nitelikli çalışma yapacağına inandığı gençleri
imkanları nispetinde desteklemektedir.
Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan Mavera
Ödülleri; 2018
yılında “Kudüs”, 2019 yılında Aliya İzzetbegoviç Anısına: “Küresel
Barış ve Adalet”, 2020 yılında Nurettin Topçu Anısına: “Fıtratın
Çağrısı: İnsan, Aslına Dön!”, 2021 yılında ise Akif Emre Anısına;
“İyilik” ‘Ben’de Başlar!” konuları özelinde gerçekleştirildi.
Her yıl farklı bir konu özelinde icra ettiğimiz
ve geleneksel hale getirdiğimiz “Mavera Ödülleri” yarışmasının
gayelerinden birkaçı da gençlerimizin sürekli muhatap olacağı mühim konularda
farkındalıklarını arttırmak, bu nevi ehemmiyet arz eden konuların gençlerimizin
gündeminde yer edinmesini sağlamak, geleceğimiz olan gençlerin ürettiği
fikirleri, düşünceleri, tespit ettiği sorunları ve çözümleri ortak bir havuzda
toplayıp çağı yakalamak; gençliğin bakış açılarını daha iyi anlayıp kuşak
çatışmasını önleyecek köprüler oluşturmaktır.
Dünya
Yeniden Kurgulanırken: Sözümüz var!
Modernist
zihinlerde kurgulanan dünyalarla şekillendiriyorlar hayatımızı. Önce bir
fragman misali bilim kurgu filmleri sonra akademik yazıların alt metinleri…
Evrenimize, dünyamıza, hayatımıza zarar veren her ne varsa sadece dünyayı
kurgulayanlar biliyor ve geçmişi manipüle edenler geleceği de yazmak istiyor.
İnsan
fıtratına parmak sallayan her şeye vuruluyor faydalı damgası, gayri tabii ne
varsa sunuluyor sunileştirilen insanlığın sofrasına; sanal alem, sanal dünya,
sanal gözlük, sanal medya, yapay zekâ, yapay yumurta, yapay et…
Her
geçen gün bir gelişmişlikle uyanıyoruz, ardı arkası kesilmiyor ilerlemenin,
çoğalırken insan nüfusu aynı süratle kaybediliyor insanlık, genetiği
değiştirilmiş tatsız, kokusuz, faydasız ama bir o kadar da alımlı ve ustaca
ambalajlanan ürünler sergileniyor rengarenk manav tezgahlarında. Gelişen
teknolojiyle ölümler artık “little boy”, gücü elinde bulunduran ahlaksızların
elleri yazıyor ahlak kitabını ve eşitliği ikame ediyorlar kendi adaletleriyle… mesela
artık daha çok üretiliyor gıda, ancak milyonlarca Afrikalı açlık sınırında,
fark edilmiyor onların insanlığı, çünkü onlar insan değil, Afrikalı…
Çoğaldı
estetikten yoksun binalarda metrekareye düşen daire sayısı, yükseldi
gökdelenler, mezar taşı misali şehrin dört bir tarafında, başı göğe yükseldikçe
emaneti yüklenemeyen dağlara inat tüm kibriyle insan, ilahlık iddiasında.
Haydi
gelin sözümüzü yükseltip haykıralım “gözün sınırlarını aşan mikropların bile
aciz bıraktığı ilahcıklara; “sözümüz var!”
Çünkü
biliyoruz ki biz; bir söz diriltir ölü kalpleri, bir söz yeşertir kuru
çiçekleri, bir söz parlatır soluk güneşi, o söz ki umudu sulayan bir saki…
Sözün
kıymeti özü kadardır. Özü kuvvetli olmayan sözü, sahibi kıymetli yapmaz.
Ve
şairin dediği gibi; "Sesini
değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır
yaprakları yaşatan."